2008 - 2021 yılları arasında ülkemizde Avrupa Konseyi Uluslararası İstanbul Sözleşmesi parlamentoca onaylanmış, iç hukukta sürecin doğru işlemesi adına 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadınlara Şiddetin önlenmesi Kanunu TBMM’de kabul edilmiş, Kadın Bakanlığının adı Aile ve Sosyal Politikalar, bir süre sonra da Aile - Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlığı olmuş, müftülere nikah yetkisi verilerek, istismar suçluları için tecavüz önergesi meclis genele kurulunda görüşmeye açılmış, Covid döneminde infaz affı ile cinsel istismarcılar ile şiddet failleri ailelerine haber verilmeden tahliye edilmiş ve en son İstanbul Sözleşmesi'nden imza çekerek başladığımız noktaya geri dönmüşüz. Şiddet ile mücadeleden vazgeçmişiz. Ulusal eylem palanlarının dayanağı olan sözleşmeden imza çekildikten sonra bu planların da işlemesine engel olmuştur.
Bu 25 Kasım'da Federasyon olarak kim nerede kim tarafından hangi silahla hangi ilde öldürülmüştür onu araştıralım istedik. 2021-2022 yıllarında. araştırmamızın temel dayanağı gazetelere, internet medyasına düşen haberler teşkil etmektedir.
2021 yılı tamamında 348 olan kadın cinayeti sayısı, 2022 11 Kasım tarihine kadar 327 gözüküyor. Önümüzde 50 gün gibi bir süre var iken şiddetin hız kesmediğine tanıklık ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl aylar içinde katledilen kadın sayısına baktığımızda 20 iken bu yıl bu sayı 10 ay içinde 27 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir kadının yaşam hakkının korunmasının önemini anlayamadığımız ülkemizde neredeyse ayın günleri kadar kadın katliamına tanıklık etmekteyiz. Bu bazen ayın günlerini de aşarak günde 3 kadın olabilmekte. Örneğin; Ekim 2022 ayı 39 kadın katliamını gösteriyor.
En çok kadın cinayetinin olduğu iller nüfus yoğunlukları göz önüne alınarak büyük şehirler olmakta.
İstanbul 64, İzmir 19, Ankara 17,Antalya 13, Adana 10,Şırnak 9, Mersin 9, Konya 9,Kocaeli 8 ,Bursa 8 ilk on il olarak sıralamaya giriyorlar. Turizmin gözbebekleri olanlarla göç alanların aynı listede olması şaşırtıcı bir durum .
Medeni hal bakımından irdelediğimizde verileri evli iken katledilen sayısının çok yüksek olması şiddetin ana merkezinin kutsal aile olarak tanımladığımız kurum olduğunun altını çizmeliyiz. Federasyon kutsal aile tanımlamasına her zaman karşı çıkmıştır. İçinde cinsel istismarın ve şiddetin olduğu yerler aile kurumu değildir. Bu yüzden buralara kutsallık atfetmekte yanlıştır. Aile toplumun en küçük ve en değerli birimi olarak çağdaş demokratik ve hukuki normlar içinde varlığını sürdürmeli iktidarlar bu kovana çomak sokmamalıdırlar.
Yaş ortalaması açısından yansıyan verilere baktığımızda (35-36) –(80-81) olarak karşımıza çıkmakta.
Yaş aldıkça ölüm sayılarında artış gözlemlenmekte. Erkeğin "sinirime hakim olamadım" cümlesinin arkasına sığındığı bu katliamlar, yaş almışlara saygı konusunda iyi örnek olamadığımızı da yansıtmakta.
En düşük yaş skalasına baktığımızda çoğu zaman çocuklu ailelerdeki kadınlar olarak karşımıza çıkmakta Bu evliliğin ilk 10 yılı içinde şiddete uğradıklarını ortaya koymakta.
Kadınları kimler katletti diye baktığımızda ise en sevdikleri çıkıyor karşımıza. Sorgulamalıyız. Neden en sevdikleri kişi kadınları katlediyor? Bu sorunun cevabını biz "eşitsizlik" olarak değerlendiriyoruz. Geleneksel rollerle beslenen eril zihniyetin gün geldiğinde sevgiyi ikinci plana atacak kadar gözü karalığını ortaya koymaktadır.
Vahim sonuçlar yaratan bu tablonun değişmesi mümkün. Hem de ivedilikle.
Öncelikle Akademi ve Bakanlık iş birliğinde bir araştırma yapılarak saha daki durumun gerçek yansıması ölçülmeli. 2015 yılından beri sahadan veri alınmamış ve üstelik dünyamızı kasıp kavuran bir Covit pandemisi yaşamışız. Karantinalarda geçen zamanlarla hayat ile ölüm arasındaki bağın çok yakın olduğu zamanları yaşattı bize ve bu insanların farklı düşünmelerine sebep olmuşken üstelik. Yine bu süreçte evde kalan birlikte yaşayan ya da evli genç neslin toplumsal rollerin katı kuralları içinde ikincilleşen kadınlık ile karşı karşıya kalarak hüsrana uğramıştır.
işte bu nedenle acil bir araştırma ve sonuçlarına göre bir politika üretmek lazım.
Biz federasyon olarak 55 belediye ile eşitlik yerelden başlar diyerek çalışmalarımızı yerelden politika üretmeye yönlendirdik.
Unutulmasın ki önleyemediğimiz sorun kartopundan çığ olarak evimizin önüne düşmüş durumda.
TÜRKİYE KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU
Veri analizinin
Tamamını okumak için tıklayınız
Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da Yüksek Mahkeme cinsel saldırı mağdurlarına yapılan bekaret testlerinin 'yasadışı ve Anayasa'ya aykırı' olduğuna karar verdi.
DetayAKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal haklara dikkat çekti. Canan Güllü ihbarla derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor dedi.
DetayDernek ve vakıflara kayyım atamasını kolaylaştıran kanun teklifini “örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, “Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” dedi.
Detay