Kadınlar her türlü kötü muamele ve işkencelerle öldürülürken, kadına şiddet her geçen gün artarken; yapılan yargı reformlarının, TCK’da yapılan düzenlemelerin sözde kaldığı, yargı pratiklerine yansımadığı, devletin ana erklerinden biri olan yargı mekanizmasının giderek siyasallaştığı ve bağımsızlığını yitirdiği görülüyor.
Bir kadını halatla bağlayarak cenin pozisyonunda bir varile koyan, önce tahta parçalarıyla sonra benzinle tutuşturup,diri diri yakan,üzerine beton döküp, nehre atan faillere canavarca hisle öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, haksız tahrik indirimi uygulanarak bir de hukuk katliamı yaratılıyor. Pınar Gültekin canavarca hisle katledilmiş olup, faillere haksız tahrik indirimi uygulanıp, birinin 23 yılla cezalandırılması, diğerlerinin beraat ettirilmesi kabul edilemez olup, bu karar kamuoyu vicdanında derin yara açmıştır. İç hukuktaki yasalarımız yeterlidir diyenler için de vahim boyutları düşünüldüğünde bu karar bir yüz karasıdır, yasa ve hukuka da aykırı olup, adeta faillere cesaret vericidir.
Her türlü şiddete maruz kalan kadınlar duruşma salonlarında itibarsızlaştırılarak yargısız infaza tabi tutulurken, ‘’İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması iyi oldu’’diyen faillere gerçek durumu yansıtmayan haksız tahrik indirimleri ile adeta cezasızlık politikası uygulanıyor. Kadınlara yönelik şiddetin artmasında siyasilerin kullandığı ayrımcı ve cinsiyetçi dilin payı çok büyük. İşte İstanbul Sözleşmesi tam da bunun için var ve eksiksiz olarak uygulanmalı.
İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı; etkili, orantılı ,caydırıcı cezalandırma yapılacak ve failler yardım ve yataklık edenler de dahil hak ettikleri cezayı alacaklardı. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden sonra şiddetin katlanarak arttığı ve sarmal hale geldiği, yaratılan bu hukuka aykırı durumun failleri cesaretlendirerek , kadına yönelik şiddeti artırdığı apaçık ortadadır.
Tamamını okumak için tıklayınız
Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da Yüksek Mahkeme cinsel saldırı mağdurlarına yapılan bekaret testlerinin 'yasadışı ve Anayasa'ya aykırı' olduğuna karar verdi.
DetayAKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal haklara dikkat çekti. Canan Güllü ihbarla derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor dedi.
DetayDernek ve vakıflara kayyım atamasını kolaylaştıran kanun teklifini “örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, “Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” dedi.
Detay