Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında hazırlanan dördüncü yargı paketi gelecek hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek.
AK Parti ve MHP'li milletvekillerinin oyları ile Adalet Komisyonu’ndan geçerek Genel Kurul'a gelen pakette, kadın ve çocuk haklarına ilişkin düzenlemeler de yer alıyor. Yargı paketine göre boşanmış eşe karşı işlenen "kasten öldürme", "kasten yaralama", "işkence" ve "tehdit" suçları "nitelikli suç" kapsamına alınırken, katalog suçlarda bir kişinin tutuklanabilmesi, kuvvetli suç şüphesinin ‘somut delillere’ dayanmasına bağlı hale getirilecek. Yani "terör", "soykırım", "kasten öldürme", "işkence", "cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı" suçlarını da kapsayan “katalog suçlar” karşısında tutuklama kararı verilmesi için "somut delil" şartı aranacak.
'CEZASIZLIĞI ARTIRIR'
Cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı ve tecavüz gibi suçlarda "somut delil" aranmasına ilişkin düzenlemeye kadın örgütleri tepki gösterdi. Cinsel istismar vakalarında somut delilin çok mümkün olmadığına dikkat çeken kadın örgütleri, somut delil şartının ‘cinsel istismardan’ hariç tutulmasını talep ettiler.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, yargı paketine konulan böyle bir düzenlemenin ‘cezasızlığı’ artıracağı görüşünde. Cinsel istismarda somut delil bulmanın zorluğuna dikkat çeken Canan Güllü, “Somut delil zaten çocuğun beyanıdır. Bir çocuk yaşadığı istismarı, olayları eve taşıyamaz. Yaşadıklarını her anına kadar anlatamaz. Dolayısıyla çocuk kendisine yapılan taciz ve istismarı videoya kaydedemez, fotoğrafını çekemez. Somut delil aranıyorsa çocukların dikkatlice dinlenmesi, araştırmaların iyi yapılması gerekiyor” dedi.
'NEFES ALAMIYORUZ'
Güllü, söz konusu düzenlemenin Meclis’ten geçmesi halinde Türkiye’nin istismar merkezi haline geleceğini savunarak şu noktalara dikkat çekti: “Bu somut ispat şartı, Sakarya’daki şeyhin sokağa çıkmasına, cinsel istismardan ‘beyan’ yoluyla hapis yatan kişilerin tamamen beraat etmelerine yol açar. İnfaz Yasası’nda tahliye edilenler gibi burada da cezaevlerindeki caniler dışarı çıkar. Bir yandan çocuk istismarında somut delil şartı, bir yandan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bu gidişin şeriat düzeninin inşasına doğru gittiğini gösteriyor. Şeriat sadece bir yönetim biçimi değil, şeriat yaşam alanının daraltılması, sözcüklerin önüne engel konulması demektir. Demokratik olmayan, Onur Yürüyüşünde gazetecinin boğazına basarak nefes alamamasına neden olmaktır. Artık hiçbirimiz nefes alamıyoruz.”
ELMALI DAVASI: O RESİMLERİ PAYLAŞMAK SUÇ
Güllü, Elmalı Davasında çocuğun yüksek yararı gözetilmeksizin, çocuğun istismarını anlatan görsellerin ve ifadelerin paylaşılmasını da eleştirdi. Güllü şunları söyledi:
“Sosyal medyada yayılan mektup, Elmalı Davası’na ait değil. Kullanılan resim psikolog eşliğinde çizilmiş resimler değil. Ailenin kimliği açıklandı; masumiyet karinesi yok edildi. Şu an o çocukların hangi ilde yaşadıkları, kaç yaşında oldukları, olayın bütün detayları ortaya saçıldı. Bu çocuklar yarın okula gittiğinde ne olacak? Önce bizim şunu sorgulamamız lazım: Bu tahliye haberi neden 6 ay sonra dolaşıma sokuldu? Yarınki 1 Temmuz’da idam çıkması için mi? İstanbul Sözleşmesi’nin fecaatiyle beraber toplumsal bir gerilimi sokağa dökmek için mi? Bunları konuşmalıyız. Adalet Bakanlığı’ndan sosyal medyada paylaşım yapan kim olursa olsun o resimleri paylaşmanın suç olduğuna dair bir cezai işlem başlatılmalı. O resimler gazetelerin manşetlerine, televizyonların ekranlarına geldi”
'KADINA VEYA ÇOCUĞA İSTİSMAR ÖZEL DOSYALAR'
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay Eken ise cinsel istismarda ‘somut delil’ aranma şartının hukuki boyutunu değerlendirdi. Kadına veya çocuğa yönelik cinsel istismar davalarının doğası gereği özel dosyalar olduğuna işaret eden Eken, “Özel ve alanda uzman kişilerce incelemeyi gerektiren, olayın oluşu nedeniyle somut kanıtın çoğu halde bulunmadığı, kayıt, tanık, fiziksel delil elde edilmesinin imkânsız olduğu izole yerlerde mağdur korkutularak işlenen fiillerdir bunlar. Bu fiillerde ceza hukukunun genel ilkelerini uygulamak da cezasızlığa sebep olmaktadır” diye konuştu.
'CİNSEL SALDIRI VE ÇOCUĞUN CİNSEL İSTİSMARI DÜZENLEMEDEN HARİÇ TUTULMALI'
Uygulamada hali hazırda birçok cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı vakasında "somut kanıt" aranması nedeniyle sanıkların ceza almadığı yahut tutuklanmadığı vakaları gördüklerini ifade eden Eken, bu düzenlemeyle cezasızlığın iyiden iyide artacağını yineledi. Ceren Kalay Eken’e göre; düzenlemeden, ‘somut delil’ aranan suçlar arasında yer alan "cinsel saldırı" ve "çocuğun cinsel istismarı" suçları hariç tutulmalı.
Eken, bu aşamada da şu konulara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi:
“Düzenlemenin bu iki suç tipi dışarıda bırakılarak yapılması kamu vicdanı ve somut olay adaleti bakımından çok daha doğru olacaktır. Burada olması gereken, olay anlatımının her somut olayda ayrı değerlendirilmesi, mağdurun olay sonrası içinde bulunduğu psikolojik duruma ilişkin doktor raporlarından faydalanılması, yine sanığın anlatımı ve olayın oluş şeklinin ayrıntılı şekilde uzmanlarca irdelenmesi ile her somut olayın genelleştirilmeden değerlendirilmesidir. Bizler, fiziki rapor olmasa da “çoğu vakada geç şikayet yahut fiziki bulgu oluşmaması hali de olası olduğundan diğer deliller iyi değerlendirilerek yine cezalandırma olmalı” deriz ama iyice bizim mücadele verdiğimiz noktadan uzaklaşılıyor.”
'ÇOK İLKEL BİR TARAFA EVRİLİYORUZ'
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) avukatlarından İdil Yalçıner Şimşek de bu düzenlemenin Meclis’ten geçmesinin istismarcıları cesaretlendireceğini vurguladı. Çocuk ve kadın istismarında ‘somut delil’ aranmasının cezasızlığın bir diğer yüzü olduğunu savunan Şimşek, düzenlemenin hukuki boyutuna ilişkin şunları söyledi:
“Daha yasa Meclis’ten geçmeden biz sahada bu düzenlemenin uygulamasını görmeye başladık. Birçok örnek var ancak son olarak Elmalı Davası da bir yerden bu duruma örnek olabilir. Cinsel tacizin, istismarın delili olabilir mi? Cinsel tacize ve istismara uğrayan bir kadın veya çocuk aradan yıllar geçtikten ve cesaretini toplayabildikten sonra yargıya başvurabiliyor. O durumda bile delil arandığını görmüyoruz. Kadın ve çocuk haklarını daha çok garantiye almak gerekirken biz çok ilkel bir tarafa doğru evriliyoruz. Bu ülkede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığının açıklandığı günün ertesinde bile 6 kadın öldürüldü.”
Kaynak: Gazete Duvar
Haber: Müzeyyen Yüce
Tamamını okumak için tıklayınız
Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da Yüksek Mahkeme cinsel saldırı mağdurlarına yapılan bekaret testlerinin 'yasadışı ve Anayasa'ya aykırı' olduğuna karar verdi.
DetayAKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal haklara dikkat çekti. Canan Güllü ihbarla derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor dedi.
DetayDernek ve vakıflara kayyım atamasını kolaylaştıran kanun teklifini “örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, “Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” dedi.
Detay