Kadına yönelik, özellikle kadınların yaşam hakkına yönelik şiddet, son zamanlarda adeta sistematik bir hal almıştır. Kadınların yaşam hakkını korumak, devletin asli ve birincil görev ve sorumluluğudur. Yasaların eksiksiz uygulanması, önleyici, koruyucu tedbirlerin alınması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak politikaların zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekli ve şart iken; kadına yönelik şiddetle etkin mücadele yerine, kadınların yaşam ve özgürlüklerinin güvencesi ve koruma kalkanı olan İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilerek, kadınlar daha da korumasız bırakılmıştır.
İstanbul Sözleşmesi'nden imzanın çekilmesinden sonra her ay en az 20 kadının erkek şiddetiyle öldüğü görülüyor. Ağustos ayında öldürülen 32 kadının 21’i ateşli silahla, 6’sı kesici aletle, 2’si yüksekten atılarak, 1’i kimyasal maddeyle, 1’i sert cisimle vurularak öldürüldü.
Kadını erkekle eşit birey olarak görmeyen eril şiddet dili, yargıdaki cinsiyetçi pratikler, fail kollayıcı, şiddete maruz kalanı suçlayıcı tutumlar, adeta cezasızlık politikası, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun halen etkin uygulanmaması, kadını eşit, özgür bir birey olarak kabul etmeyen zihniyetlere cesaret veren söz, davranış ve eylemlerin; kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin her geçen gün artmasına yol açtığı açıktır.
Devlet, kadına yönelik şiddeti önlemek, kadın cinayetlerini yok etmek, kadını her alanda güçlendirmek, eşitsizliği körükleyen kalıp yargıları, ataerkil anlayışları ortadan kaldırmakla yükümlüdür.
Eşitlik olmadan şiddet yok olmaz! Eşitlik olmadan adalet olmaz!
Bildirinin
Click to read more
Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da Yüksek Mahkeme cinsel saldırı mağdurlarına yapılan bekaret testlerinin 'yasadışı ve Anayasa'ya aykırı' olduğuna karar verdi.
DetailAKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal haklara dikkat çekti. Canan Güllü ihbarla derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor dedi.
DetailDernek ve vakıflara kayyım atamasını kolaylaştıran kanun teklifini “örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, “Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” dedi.
Detail