CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, "Halihazırda faili meçhul kadın cinayeti yoktur. Suçluların yüzde 82,4'ü yakalanmış, yüzde 16,2'si olayı müteakip intihar etmiştir" ifadelerini kullanarak yaptığı açıklamayı Meclis gündemine taşıdı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kadın cinayetlerinin yüzde 30'unun faili meçhul olduğunu açıkladığını hatırlatan CHP’li Bingöl, Soylu’nun yanıtlaması istemiyle önerge verdi.
SOYLU: FAİLİ MEÇHUL OLAY BULUNMUYOR
CHP’li Bingöl’ün, "Bakanlığınızca son 10 yılda faili meçhul kalan cinayetleri araştırmak için oluşturulan özel ekiplerin incelediği dosya sayısı kaçtır? İncelenen dosyaların kaçının faili bulunmuş veya yakalanmıştır? Bu çalışmaların yıllara göre dağılımı nedir?" sorusunu da içeren önergesine yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir kez daha faili meçhul kadın cinayetinin olmadığını savundu.
Soylu yanıtında, "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında meydana gelen kadın cinayetlerinde faili meçhul olay bulunmamaktadır" dedi ve şöyle devam etti:
"Ayrıca; kasten öldürme ve taksirle öldürme suçu kapsamında uygulanacak olan yaptırımlar, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerinde düzenlenmiş olup meydana gelen olaylara ilişkin soruşturmalar, adli süreç içerisinde yürütülmektedir."
'GÖRMEK İSTEMEDİKLERİ İÇİN YAPIYORLAR'
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye göre İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtı 'Toplumsal cinsiyet eşitliği gözlüğü' takılmadan verilmiş bir yanıt. İçişleri Bakanlığı'nın ve Emniyet'in kadın cinayetlerini, "kocası", "oğlu", "sevgilisi" gibi doğrudan faili belli olanlar üzerinden ele aldığını, intihara sürüklenme ya da "kaza" olarak sunulan kadın cinayetlerinin ise bu tanımlamaya dahil edilmediğini ifade eden Güllü, "Bu kadın cinayetleri toplumsal cinsiyet gözlüğü takılmadan, kararın sonuç ve neden ilişkisi incelenmeden ortaya konamaz. Bakanlık zaten İstanbul Sözleşmesi’yle toplumsal cinsiyet eşitliğini sahada yaygınlaştırmadığından bu durumu görmüyor ve görmezden geliyor" dedi.
Ankara’da öldürülen üniversite öğrencisi Şule Çet’in ilk olarak devletin kayıtlarına "düşme nedeniyle ölüm" olarak geçtiğini, sonrasında oluşturulan kamuoyu ve dava süreciyle cinayet olduğunun açığa çıktığını hatırlatan Güllü, "Şüpheli ölümü arka planı üzerinden incelemeyen Emniyet ya da İçişleri Bakanlığı şüpheli ölümleri göremiyor. Görmeleri için toplumsal cinsiyet eşitliği gözlüğünü takmaları lazım. Bu 'kadın cinayetlerinde faili meçhul olay bulunmamaktadır' açıklamasını da toplumsal cinsiyet eşitliğini görmek istemedikleri için yapıyorlar. Görmek istemedikleri için katili başında olan, kocası, oğlu öldürdü gibi tanıklık edilen olaylar üzerinden kadın cinayetlerini resmediyorlar. Oysa ki kadın cinayetlerinde katilin görünmediği olaylarda da bunun adına faili meçhul diyoruz" ifadelerini kullandı.
'İNTİHARA SÜRÜKLEMEK DE CİNAYET'
Konya’da bir avukat kadının banyoda düştüğü için beyin kanaması geçirdiği kaydının yapıldığını, kamuoyunun çabasıyla eşinden kaçarken düşüp başını çarptığının ortaya çıktığını belirten Güllü, "İçişleri Bakanlığı doğru bir veri noktasında katilleri belli olan ölümleri alıyor. Arka planında şiddetin meydana geldiği ölümleri araştırmadan ölenleri defnettiğinizde şüpheli ölüm olmaz tabii" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"İntihara sürüklemek de cinayet. Bir kadın kocası tarafından şiddete uğruyor, önlemleri almak üzere acil yardım hattını aradığında hukukta duvara çarpıyor. En sonunda bizi arıyor ve 'Ben intihar edeceğim' diyor. 'Neden edeceksin?' diye soruyoruz. 'Bu şiddete dayanamıyorum' diyor. Kadın öldüğünde intihar ettiğinde kayıtlara intihar etti diye geçecek. Ama arkasında erkeğin eril şiddeti var. İçişleri Bakanı’na diyoruz ki, intihar etmiş, pencereden düşmüş denilen her bir olayın incelenmesi gerekiyor."
Kaynak: Gazete Duvar
برای مطالعه کامل کلیک کنید
Pencap eyaletinin başkenti Lahor'da Yüksek Mahkeme cinsel saldırı mağdurlarına yapılan bekaret testlerinin 'yasadışı ve Anayasa'ya aykırı' olduğuna karar verdi.
جزئیاتAKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal haklara dikkat çekti. Canan Güllü ihbarla derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor dedi.
جزئیاتDernek ve vakıflara kayyım atamasını kolaylaştıran kanun teklifini “örgütlenme ve ifade özgürlüğüne saldırı” olarak değerlendiren kadınlar, “Bu yasayla yapmak istediklerini yapamayacaklar çünkü kadınlar artık susmuyorlar, susmayacaklar” dedi.
جزئیات